01.2020

Büyüleyici tasarım hizmeti

Contract Business Magazine


Mordağ Tasarım – Rasyonel Sanat Stüdyosu, teknoloji ürünleri, ev gereçleri, mutfak, banyo, aksesuar, mobilya, sualtı, kentsel donatılar, yapı ürünlerini içeren oldukça geniş bir sektör yelpazesi için ürünler tasarlamaktadır.  Kavramsal tasarımdan imalata kadar, endüstriyel tasarım ve ürün geliştirme alanlarında 360 derece destek vermektedir. Sunduğu hizmetin yenilikçi bakış açısı ve mühendislik alt yapısı sayesinde bugüne kadar müşterilerine 25’in üstünde patentli ürün ve fikir kazandırmıştır. Bu geniş ağın içerisinde 6 farklı sektörde ödüllere sahip Mordag’ın tasarım imzasını taşıyan milyonlarca ürün 25’i askın ülkede kullanıcıları ile buluşmaktadır. Contract Business bu sayısında Mordağ Tasarım’ın kurucusu Mete Mordağ ile tasarım üzerine özel bir söyleşi gerçekleştirdi. 

1. Kendinizden ve tasarımla ilişkinizden bahsedebilir misiniz? Makine mühendisiyken sizi tetikleyen ne oldu da tasarıma yöneldiniz?

1996’da Alman Lisesi, 2001’de Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nü tamamladım. Yaratıcı sanatlara olan tutku ve pozitif bilimlere olan yatkınlığı birleştirme isteğim, beni Endüstriyel Tasarım dünyasına yönlendirdi. Sydney New South Wales Üniversitesi’nde Endüstriyel Tasarım yüksek lisans eğitimimi tamamlayarak 2005’te İstanbul’a döndüm. Sydney’deki Endüstriyel Tasarım eğitimi, tasarımı hayatıma geri dönüşsüz olarak sokmuş oldu. Şirketim Mordag Design Studio’yu kurmadan önce, Eczacıbaşı Vitra ve T-Design firmalarında ürün tasarımcısı olarak çalıştım. Yaratıcı sanatlara olan tutkum ve pozitif bilimlere olan merakım beni endüstriyel tasarıma yönlendirdi diyebilirim. Çünkü endüstriyel tasarım, sanatın ve mühendisliğin arasında gezinen benzersiz bir dal.  

2. Önemli firmalarda tasarımcı olarak görev aldınız, Mordağ Design’ı kurma fikri nasıl oluştu?

Endüstriyel tasarım dünyasının sunduğu malzeme ve üretim yöntemleri çeşitliliğine birebir tanıklık etmek, beni çok etkiledi. Banyo için tasarlayacağınız bir dolap, kozmetik şişe grubu, çorba kasesi, kalemler, modemler, alışveriş arabaları, otobüs durakları, dalış bilgisayarları… Bunların hepsinde sunmanız gereken çözüm ve form repertuarının genişliği, gerçekten hem çok büyüleyici hem de çok eğlenceli. O esnada bunların hepsine cevap verebilmek Türkiye’de ancak yeni bir tasarım stüdyosu yapısı üzerinden mümkün görünüyordu. 2007’de cesaretimi toplayıp Mordağ Design’ı kurdum. 12 yıl sonra Mordag Design’ın mutfaktan sualtına, şehir mobilyalarından teknoloji girişimlerine kadar uzanan bu geniş proje ve marka portföyüne bakabilmek çok gurur verici. 

3. Tasarımcı olarak hangi özellikle işe başlarsınız? İşlevsellik, görsellik vs.

Benim için evren estetikteki büyük uzmanlığını kanıtlamıştır; çünkü yaradılışa olan mantıksal yaklaşımı kusursuzdur. Ortaya koyduğu “istisnasız güzelliğin” ardındaki her bir kıvrımın, bağlantının, ölçünün çok net sebepleri vardır. Müziğin, rengin, formun, her birinin doğruya ve güzele yönlendiren bir matematiği vardır. Tasarım, kendi özgün alanında bu matematiği öğrenmek ve bunu icra etmekle yükümlüdür. Bu anlamda, rasyonel sanat olarak adlandırdığım bu yaklaşım üzerinden “istisnasız güzellik” peşinde koşup duruyorum. 

Tüm projeleri iki gruba ayırabiliriz aslında: Form ağırlıklı projeler ve teknik ağırlıklı projeler. Form’un ön planda olduğu projeler için kalem kâğıda sarılmadan önce söz konusu ürün veya fonksiyonun çağrıştırdığı her türlü kelimeyi, görseli ve yazıyı inceliyorum. Bunlardan herhangi bir tanesinin önüme çıkardığı formlar, fikirler projeyi inanılmaz yönlere çekebiliyor. Tasarımında su teması işlenmesi gereken bir koltuk için kalem kâğıttan önce, suya objeler batırıp suyun üzerinde oluşan yüzeyleri fotoğraflamaya başlıyorum. Bir çorba kâsesi tasarımı, çorbanın tarihçesini okumakla, “soup” kelimesinin epistemolojik kökenini araştırmak ile başlıyor. Ardından kendimi ekmek dilimlerinin üzerine kaynar sular akıtırken buluyorum. Bu biçim arama teknikleri söz konusu ürüne kazandırdığı yaratım süreci hikâyesi ile ürünün pazarlama ve lansman çalışmalarına da önemli katkıda bulunuyor.

Teknik odaklı projelerde ise tasarım, bir problem çözme sanatı olarak hayat buluyor. Daha önce çözüm getirilmemiş bir sorunu geometri, fizik ve malzeme üzerinden çözmeye çalışıyorsunuz ve doğru çözümün görsel açıdan taşıdığı o şaşırtıcı güzellik de tasarımınızın en güzel süsü oluyor. Bu anlamda endüstriyel tasarımın, sadece estetik, butik veya moda ürünler sunan bir uzmanlık alanı olmadığı; etrafımızdaki problemlere akılcı çözümler üretme sanatı olduğunu söylemek oldukça yerinde olur. Tasarım piyasaya sadece farklı kılıflar sunmaktan ziyade yeni çözümler geliştiren, sosyal yaşamı ileri götüren fikirleri üreten bir dal.

4. Size ödül getiren tasarımlarınızdan bahsedebilir misiniz? Ya da sizin için ayrı bir önemi olan tasarımlarınızın çıkış noktalarını paylaşır mısınız?

Geçtiğimiz 14 sene içerisinde çok geniş yelpazede ürün tasarlamış biri olarak bu soruya tek bir ürünle cevap vermek çok güç. Söz konusu proje ne kadar teknik, teknolojik ve ya kozmetik odaklı olursa olsun iyi tasarımın ortaya koyduğu katma değer çok büyük.

YGA (Young Guru Academy) ve Vestel mühendisleri tarafından görme engelliler için geliştirilen dünyanın en akıllı bastonu WeWALK’un endüstriyel tasarımını üstlenmiş olmak benim için her zaman büyük bir gurur kaynağı olacak. Engel algılama, telefon entegrasyonu, açık kaynak platform gibi devrimsel özelliklere sahip WeWALK, geçtiğimiz Mayıs ayında görme engelli kullanıcılarla buluştu. Time tarafından 2019’un en iyi icatlarından biri olarak seçilmesinin yanında, Amerika’nın inovasyon alanındaki en prestijli ödüllerinden biri olan Edison Altın Ödülü’ne sahip. Şarj edilebilen bataryası, engelleri algılayan ultrasonik sensorü, titreşimli uyarı motorlarının yanında, dokunmatik yüzeyi ve bluetooth bağlantısı sayesinde görme engellilerin telefonlarını ellerine almadan kullanabilmesi sağlanıyor. Endüstriyel tasarım, sosyal yaşamı ileri götüren fikirlerin hayata başarılı bir şekilde geçmesinde oldukça önemli bir role sahip ve WeWALK da bu rolün en gözde eserlerinden biri. 

PlastArt için tasarladığım Gördes ev gereçleri koleksiyonu ise iyi tasarımın sadece görsellik üzerinden ne kadar büyük katma değerler üretebildiğine çok güzel bir örnek.  Çamaşır ve kirli sepeti, çöp kovası, saklama kapları, WC fırçası gibi parçalardan oluşan bu serinin ana teması halı dokumacılığında kullanılan “Türk Düğümü” geometrisi. Serinin ilk iki parçası olan çamaşır sepeti ve selesi lanse edildiği Almanya fuarında bir hafta içerisinde 5 milyon sipariş alarak bir rekora imza attı.  

Bu yıl sekizincisi düzenlenen Design Turkey’de ise 4 ayrı sektörden 4 iyi tasarım ödülü gelmiş olması benim için ayrı bir motivasyon kaynağı oldu. Bu tasarımlarım, Miops‘un Kickstarter’da 600 bin dolar ile fonlanan Capsule360 kamera hareket kutusu; Palmiye’nin biyoklimatik pergola sistemi Skyroof Prestige; Kayalar Mutfak’ın endüstriyel mutfak için modüler pişirme grubu Pole ve Redon Teknoloji ‘nin dişçi klinik ve laboratuvarları için geliştirilmiş, segmentinin en hızlı CNC Ünitesi, Hybrid. 

5. Tasarımda sürdürülebilirlik nasıl sağlanıyor?

Sürdürülebilir tasarım, en basit tanımı ile hedef servis ve/veya ürünün çevreye etkisini göz önünde bulundurarak düşünmek, çizmek, geliştirmek, üretmek ve pazarlamaktır. “Endüstriyel tasarımın, sadece estetik, butik veya moda ürünler sunan bir uzmanlık alanı olmadığı; etrafımızdaki problemlere akılcı çözümler üretme sanatı olduğunun bu noktada altını tekrar çizmekte fayda var.  Elektrik süpürgesini hayatımıza sokan James Dyson veya 1960’dan 1997’ye kadar Braun’un baş tasarımcısı olan ve işlevselciliğin en önemli isimlerinden Dieter Rams gibi çözüm üreticileri bu geleneğin öncülerindendir. Endüstriyel tasarımcı, gelişimi, katma değeri ve sunduğu yenilikler ile toplumu ileri taşımayı hedeflemek zorundadır. Her proje, her parça beraberinde yüklü yatırımlar ve çevreye ek-ağırlıklar getirirken, tüm bunları anlamsız bir çeşitlilik sunmak uğruna yapmaya hakkımız artık kalmadı. Tasarıma bu bilinçle yaklaştığınızda ise ortaya çıkan fikir, firmanın sonraki sene yenisini piyasaya sürmek zorunda kalacağı moda ürünler ile değil, zamansız ve sürdürülebilir tasarımlar ile sonuçlanıyor. 

6. İnsan ve doğa ilişkisini tasarımlarınızda nasıl yorumluyorsunuz?

Tasarım dünyası hem estetik hem fonksiyonel anlamda son derece tutarlı bir evrimleşme sürecini takip ediyor. Bu evrimleşme, milyonlarca yıldır doğanın boyun eğdiği gelişim sürecinden hiç farklı değil. Ürün tasarımı ve mimari, teknolojinin ortaya koyduğu malzeme ve tekniği sonuna kadar kullanmaya devam ediyor. Ürünleri ve yapıları daha az malzeme ile daha işlevsel, daha dayanıklı hale getirmek için çalışıyor, yeni kararlar alıyor. Etrafımızdaki her türlü eşyanın, aracın ve detayın doğadan esinlenilmiş objelere daha çok benziyor ve benzeyecek olması da son derece kaçınılmaz. Herkes artık bu formları beğeniyor diye değil. Akışkan formlar hacim/malzeme ve mukavemet/malzeme oranlarını yukarı çektiğinden teknolojinin gerektirdiği üst düzey verimliliğe belli bir noktadan sonra cevap verebilen yegane tasarımlar oluyorlar.  

Bu yaklaşım doğanın ve evrimleşme sürecinin milyonlarca yıldır tasarlamakta kullandığı yegâne yöntemdir. Her şey etrafımızdaki dengeleri devamlı daha verimli hale getirmeye yönelik işler. Bu doğrultuda aldığı kararların her birinin çok net sebepleri vardır. Tasarımın bu yaklaşımın ufak çaptaki bir egzersizi olduğuna inanıyorum. Çizilen veya silinen her çizgi, hedefe daha verimli bir yoldan ulaşmak için olmalıdır. Rasyonel tasarım diye adlandırdığım bu olgu, milyonlarca senedir evrimin gelişiminde kullandığı tek yöntemdir. Doğanın bu şekilde çizdiği her çizgi insanının estetik değerleri ile son derece uyumlu olmuştur. Çünkü, insan da bu tasarım sürecinin bir ürünüdür.

7. Contract proje çalışmalarınızdan söz edebilir misiniz? Önemli yurt içi ve yurt dışı otel, hastane ya da ofis çalışmalarınız var mı?

İlk aklıma gelen, bu seneki iyi tasarım ödüllerimizden biri olan Kayalar’ın Pole Endüstriyel Pişirme grubu. Pole, 750’lik ve 900’lük serileri ile endüstriyel mutfaklar için geliştirilmiş modüler bir pişirme grubu. Endüstriyel mutfak ortamlarındaki en önemli kriterlerden biri her parçanın kolay ve hızlı temizlenebilir olmasıdır. Pole’un yuvarlak ve temiz tasarımını oluşturan temel gereklilik buydu. Tasarımın patentli modüler yapısı sayesinde Kayalar Mutfak, her mutfağın mimarisine en uygun ve en verimli yapısal çözümü tek bir ürün grubu ile sunabilmiş oldu. Bu projede edindiğimiz tüm tecrübe ve birikim ile markanın yeni jenerasyon endüstriyel mutfak grubu tasarlıyoruz. Sanırım 2020’nin ikinci çeyreğinde Pole-Plus olarak piyasaya sürülecek.

Wollox’un interaktif projeksiyon sisteminin bir parçası olan cihaz ve kalem tasarımları tamamlandı, şu an üretim aşamasındalar. Bu cihaz, yansıdığı her yüzeyi anında dokunmatik bir ekrana dönüştüren inanılmaz bir teknolojiye sahip. Her türlü ekranı veya projeksiyon alanını boyutundan bağımsız olarak dokunmatik bir yüzeye dönüştürebiliyor. Uygulama alanları bununla da kalmıyor, çok eğlenceli açılımları da var.  Dokunmatik yüzeye çevirmek istediğiniz yüzey, evinizin bir duvarı, çocuk odanızın yeri veya cafe’deki bir toplantı masası da olabilir. Aklınıza ne gelirse…

Holiday markası için tasarladığım Kanna Sandalye’nin kalıpları şu an İtalya’da yapılıyor. 2020’nin ilk çeyreğinde seri üretime geçmesi hedefleniyor. Aynı firmanın Plast’art markası için tasarladığım Gördes Ev Gereçleri serisinin Almanya’da elde ettiği ciro rekorunu firma için Kanna Sandalye ile kıracağına inancımız tam.

Capsule360 Kamera hareket kutusu ile Kickstarter’da 600 bin dolar ile fonlanarak bir rekor kırmıştı. Ürünü yaz sonunda piyasaya süren Miops ile şu an yeni nesil kamera tetikleyicileri üzerine çalışıyoruz.  

Ayrıca, kişisel bakım ürünleri markası UltraCompact’ın kozmetik ürün grubuna ait şişeler de yine 2020’nin ikinci çeyreğinde raflarda yerlerini alacaklar sanıyorum. 

8. Yurt dışında da tanınan bir tasarımcısınız. Yurt dışında nasıl bir tasarım süreci izliyorsunuz?

Endüstriyel tasarım tamlamasındaki endüstriyel kelimesinin altı bu noktada kesinlikle çizilmeli. Yurt dışı pazarı ürün geliştirme süreçlerinde, endüstriyel tasarımın ne şekilde kullanılması gerektiği konusunda oldukça deneyimli. Bu deneyim, markalarının piyasaya sunduğu değerde tasarımın vazgeçilmez bir parametre olduğunu daha önce fark etmiş olmalarından kaynaklanmakta aslında. Tasarımcıya verilmesi gereken brief’in kapsamı, pazarlama takımının kavramsal tasarım sürecini ne şekilde yönetmesi gerektiği, ardından ulaşılan estetik ve yenilikçi özelliklerin üretici ile çalışılması konusundaki tecrübeleri Türkiye’ye kıyasla daha ötede. Bu sebeple ürün geliştirme süreçleri daha verimli ve hızlı ilerliyor. Ama bu bir evrimleşme süreci. 

Diğer yandan yeni tasarım üretme konusunda Türkiye, geçtiğimiz 15 yılda önemli bir aşama kaydetti. Endüstriyel tasarım tescil sayılarında ilk 20 ülkenin 1980-2017 yılları arasındaki gelişimine bakıldığında Türkiye’nin 1995 yılında sıralamaya girdiğini görebiliriz. Bu süreçten sonra da yükselişi devam etti. 2008 yılına gelindiğinde Türkiye, İngiltere, Almanya, Rusya gibi ülkeleri geride bırakarak; Çin, Japonya ve Amerika’nın dahil olduğu ilk beş ülke arasında yerini alıyor. Bu dünya devlerine kıyasla sahip olduğumuz tasarım bölümü sayısı, pazar büyüklüğü ve nüfusumuzu düşündüğünüzde muazzam bir başarıdır bu.


Haber Sayfaları ->